Hayal






Sigaramı balkon korkuluğuna bastırarak söndürdüm, attım izmariti, mutfağı dolaşarak girdim salona.

Loş ışık, depeche mode, yarılanmış biralar ve kanepeye uzanan sen…

Ufak adımlarla göbeğinin hemen önüne oturdum, dokunmadım, öpmedim, izlemedim. Basımı ellerimin arasına koydum, hayale devam ettim.

Loto kuponları, kılıf paketleri, boş bira şişeleri…

İkiyi çeyrek geçe gösteren saat…

Soğuk koluna dokundum, omzuna doğru yol aldım. Çektim elimi…

TV üzerindeki kurbağa, ütü masası, yarılanmış şiirler…

Üç buçuk gösteren saat…

Diz çöktüm hemen başının önünde, kapalıydı gözlerin. Saçların yine tüm cazibesiyle dalgalanıyordu. Ya dudakların, o kıvrımlı minik dudakların…

Devrilmiş puf, kapanmış telefon, ters dönmüş terlik…

Beşe çeyrek kalayı gösteren saat…

Pufu kaldırdım, oturdum hemen burnunun dibine. Nefesimi tuttum, senden gelen nefes alışverişine odaklandım. Dinledim, sıcak nefesinle elimi ısıttım.

sabah ezanı, aydınlanan hava, zıpkın gibi saplanan baş ağrısı…

Yedi buçuğu gösteren saat…

Büyük bir ahenkle idrarımı boşalttım, çenemi keserekten tıraş oldum, ütüsüz gömleğimi giydim, sevdiğin parfümü sıktım.
Yunan heykeli gibi uzanan sen, hayal dünyasında yaşayan ben, aralanmış kapı…

Sekizi gösteren saat…

Boş kanepe…
Kilitli kapı…
Çıkmamış loto…


Boş umutlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder