Umut...

.
.
Umut mu,
Her zaman olmalıydı, aksini düşünmek ölümdü, kurtuluş muydu yoksa?
Dumanımın arasından gecen ambulans sireni umut muydu? Yoksa bütün pisliğimizi çatlak, kanlı elleriyle, titrek vücutlarıyla toplayanlar mıydı umut?
Bir kara gözlüye gönül mü kaptırmaktı?
Düşmemek için çırpınan, misyonunu tamamlamış yaprakların sarılığında mıydı?
 Sarı düşler büyütmek miydi aslolan, yoksa mavi dünyalar kurabilmekte miydi hüner?
Göğümüzü karartan pisliklere aldırış etmemekte miydi?
Yorgun yüreğimizin ritmini bozmamakta mıydı?
Düzenli nefes alıp verebilmekte miydi?
Oysa bunlar kendiliğinden olmalıydı, öyle değil mi?
Biramın köpüğü, Doğu’nun kanı, gözlerimin yaşı kadar doğal olmalıydı?
Umut ki bir kurşun yarası, bir kanser, bir mikrop..
Umut ki acılara acı katan sahtekâr..
Umut ki vurulup düşmüş bir isyankâr..
Umut, çelişkilerle dolu bir hayat.
.
.
.
.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder