Kalabalık...



birden uyandım, trafik damlıyorken arabanın dur-kalklarından olacak; gördügüm edepsiz rüyadan gülümseyerek...
nefretimden mi yoksa askımdan mı bilinmez, her düşte ırzına geçiyordum, defalarca. mutsuzdum; Birlikteligin her türlüsünü yok etmek benim misyonumdu; bilmedigim yerlerde toprak yumrularına nefretle basmak, yakaları kavusturan her köprüyü yıkmak istiyordum. insanoglunun ana rahminden itibaren bas basa bırakıldıgı yalnızlığı neredeydi? Neredeydi kalabalığın içerisinde hissedilen yalnızlıklar?

Gösterdin kendini grinin içinde çingene pembesiyle, halbuki ne de güzel mutlu görünüyordum koyu gride, ne de güzel unuttuğuma inandırmıştım zavallı kendimi!
.
.
.
.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder