Sarı...

.
.
.
.
Sağımda tarlaların sarısı. Hemen üzerinde mavimsi göl ve ufuk çizgisi; samanın sarısını bastırmak için çabalamakta. Su küçüktü, maviliği silikti.. kalbimdeki, zihnimdeki siyah toz bulutunu yok edemeyecekti. Onlar da yalnız bırakacaktı beni; gerilmiş sinirim, yorgun yüreğim, otuz yedi yaş yüzümle. Bir ben vardım bu yeryüzünde, birde dudaklarımın burukluğuna yerleşen sen. Her hecede, her harfte nefesimle birlikte bir parçan daha özgürlüğüne kavuşuyordu; senin özgürlüğün benim özgürlüğüm demekti. Senin maviliğe kanat çırpan her parçanla ben de sarılığın derinlerine iniyordum. Ayağımın altında kayan toprağa biraz daha gömülüyordum. Sen hayata tutundukça ben hayattan kopuyordum. Ölüyorduk hepimiz ama ben senden cok başka ölüyordum...
.
.
.
.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder