Patika


Kulaklıkla yürüyordum.. Martin, 'aşkımızın tan yeri' dediği anda kalbinin patikasında tükeniyordum. bir tarafı deniz diğer tarafı ormanlık bir patika; tıpkı gözlerinin yeşil ve mavi renklerdeki kararsızlığı gibi. 5 saniyelik sarılma hakkımı nasıl değerlendireceğimin hesaplarını yaptım, sadece bir göğüse bastırılmayacaktım; bütün hüznümü, delikanlılığımı, erkekliğimi, gözyaşlarımı bırakacaktım 'safa ve merve' tepelerinin orta yerine. Yıllarımdan vazgeçerdim göğsünün ılıklığında kaybolmaya... Evime müteveccihen uzun bacaklarımla attığım küçük adımlarda sana ayak uydurmaya çalışıyordum. Zihnimde verdiğim konserdeki bütün şarkılar senin içindi. Tuttuğum her el dünyanın en zarif parmaklarının hatrınaydı. Birleştiğim her tende, ulaştığım her dudakta hayalin vardı. Yaz sıcaklığında titreyince buzlu cam ardında görebildiğim dedemi anımsadım. Onun ölümünde dökemediğim gözyaşına, sünnet olurken attığım çığlığa, okul çıkışı yaptığım maçların ardındaki yorgunluğa ihtiyacım vardı; bu dünya beni aşmıştı.
.
.
.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder