Sorular..


Ne yaparsın?
Kitap okur alkol alırım!

Evet, banka oturduk ve konuşma tam da böyle başladı, oraya gelene kadarki konuşmaları saymazsak.. Her yudumda, beynimdeki bir hücre özgürlüğüne kavuşuyor, bu da okuduklarıma anlam katıyor. Kişisel gelişim zırvasından tek anladığım buydu galiba. Her yudumdan sonra üç beş satır daha.. Kafamda günden güne artan soruların cevabı, beynimden göç eden her hücrenin bavuluna, zihnimden bir parça cevap koyup götürüyor olmasıydı. Yoksa ilerleyen yaşım mıydı soruların sebebi? Ama büyüdükçe soruların azalması gerekmez miydi? Sürekli soru üreten bir beynim vardı, problem yaratmaktan başka bir işe yaramayan türden. Sürekli huzursuzluk, sürekli donukluk, sürekli başıboş bakışlar.. Bunların tek sebebi sorulardı elbette. Hiçbir konuda aralarda olamadığım gibi bu konuda da uçlardaydım. Sadece sorularım vardı ve çevremde bu sorulara yanıt alabileceğim kimsem yoktu. Zaten çevremdeki insanlar, sürpriz yumurtalardan çıkan oyuncaklarımızın, beraberinde çıkan oyuncak listesini gösteren kâğıttaki oyuncaklardan en kötü olanları gibiydi. Onları kendi aralarında her görüşümde bu kanıya bir daha ve bir daha hak veriyordum. Ama onlar bana çıkmıştı. Ya oynayacaktım ya da başka bir yumurta alacaktım. Yeni yumurta demekse yeni bir şehir, yeni bir iş, hayat demekti ki bunu defalarca yapmıştım zaten. Eğitim için çeşitli yerlerde okumuştum, hala okuyordum, belki de okuyacaktım. Okullarda hiçbir şey öğrenemediğim gibi yumurtadan çıkanlara da hep razı olmak zorunda kalmıştım. 
.
.
.
.
.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder